Dolar 32,3319
Euro 35,1199
Altın 2.301,65
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla 24°C
Az Bulutlu
Muğla
24°C
Az Bulutlu
Cum 26°C
Cts 26°C
Paz 27°C
Pts 26°C

ALMAN PROFESÖR KARADENİZ YÖRESİNİ METEDİYORDU

ALMAN PROFESÖR KARADENİZ YÖRESİNİ METEDİYORDU
REKLAM ALANI
Mart 3, 2023 1:37 pm
911
A+
A-

 

Almanya’da Frankfurt şehrinde “Senkenberg” Müzesi ve Enstitüsü vardır. Bu Enstitü’de çalışan Prof. Dr. LELEK ile tanışmıştık. Burada misafir öğretim üyesi olarak 1 ay kalmış ve faaliyetlerini izlemiştim. Prof. Lelek Yugoslav kökenlidir ama Alman vatandaşı olmuştu. Senkenberg Müzesi halka açık , içinde eski çağlarda yaşamış hayvanların fosillerini ve iskeletlerinin bulunduğu bir özelliğe sahip. İstenildiği zaman burayı gezip, izahat alabilirsiniz. Frankfurt halkı hafta sonlarında müzeyi ziyaret eder.
Prof. Lelek’le sıkça Ren nehrine gider nehrin hidrobiyolojik yapısını tartışırdık. Ren büyük bir nehir olup İsviçre içlerinden geçer, Almanya’da Frankfurt’a varır. Nehirde tekneler dolaşır, etrafında her çeşit hizmet veren kafeler, restoranlar mevcuttur. Nehre akışı olan küçük derelerde alabalıklar yaşar, bunların incelenmesini Enstitü üstlenmişti. Nehirde birkaç noktada balıkçı kooperatifi mevcuttu. Zaman zaman Prof. Lelek’le balıkçı kooperatiflerini görmeye giderdik. Ren nehrinde bulunan balıklar tamamen yörenin yerli balık türleridir. Çok kaliteli değildirler. Burada kiralama yapan kişilerin balık havuzları mevcut, avladıkları balıkları canlı şekilde işletmelerine taşır , havuzlara bırakırlar, canlı olarak satarlar. Ölmüş olanları domuzlara yem yaparlardı. Avcılık tamamen kontrollü idi. Henüz yumurta bırakmamış küçük balıklar avlanmazdı. Bir defasında balık avlayan Alman aileye rastladık. Aile kiracı idi, kendi balık havuzları olan bir çiftliğin sahibi idiler. Nehir, yaklaşık 1.5 metre derinlikte, boy çizmelerini giymiş Alman kadın suyun içinde, kocası teknede, kadının topladığı balık dolu ağları tekneye alıyor, adam ağlardan balıkları çıkarıp canlı olarak su dolu varillere bırakıyordu. İşleri bitince canlı balıklar çiftliye götürülüyor ve buradan satılıyordu. Arasıra bir kişi yardım için alıyoruz dediler.
Bu anımı niçin yazıyorum: Alman ailenin para kazanmak için hanım erkek demeden nasıl bir çaba içine girdiklerini anlatmak içindi.
PROF. LELEK KARADENİZ YÖRESİNDE BİR PROJE YÜRÜTMÜŞTÜ, BUNU BANA VERDİ VE YÖREYİ ÇOK METETTİ
Avrupa Birliğinin desteği ile 1986 yılında Karadeniz ‘de yürütülen projenin sonuçlarını içeren raporu Prof. Lelek bana verdi. Ben, o zamana kadar Doğu Karadeniz bölgesinde bulunan balık türleri ve dereler üzerinde fazla bilgi sahibi değildim. Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nde bulunduğum 1970’li yıllarda birkaç defa teftiş amacı ile gelmiştim. Yöreyi detaylı bilmiyordum. Yürütülen projeyi inceledim ve baktım ki çok detaylı bir inceleme yapmış Almanlar. Rize’den sonra Çamlıhemşin’i ve buradaki akarsuları , Fırtına deresini, doğanın güzelliğini ve burada yaşayan dere alabalıklarını anlata anlata bitiremiyordu. Akarsuların debilerini, hidrobiyolojik özelliklerini ölçmüş ve değerlendirmişler. Ayrıca , yörenin doğa güzelliklerini met ederek , böylesine bir potansiyele dünyanın çok az yerinde rastlanacağına işaret etmişler.
Bu raporu okuduktan sonra Doğu Karadeniz’i iyice tanımak istedim. Birkaç defa bu yöreye geziler yaptım. Gerçekten övülmeye değer doğa güzelliklerini burada bir arada görebilirsiniz. Bir defasında 90 kadar şelale saydık ve bu suların varlığı buraya çok özel bir katkı sağlıyordu. Prof. Lelek’ de aslında bu güzelliklerden bahsediyordu.
NE YAZIK Kİ BU GÜZELLİKLERİ BOZUYOR TURİZME KAZANDIRAMIYORUZ
Bir tur gezisinde Orta Avrupa’da Çekoslovakya’da dolaşırken Prag’da “KARLO- VORİ” denilen küçük bir köye gittik. Burada termal sular var, etraf ormanlık bir yerdi. İnanın Doğu Karadeniz yaylalarının yanında hiç kalırdı. Burayı yılda 10 milyondan fazla turist ziyaret edermiş.
Kısaca şunu söylemek isterim: Ülkemizin değerini bilmiyor, doğal güzelliklerini yok etmeye çalışırken, turizme elverişli durumdan uzaklaştırıyoruz. Yok altın çıkaracağız , taş çıkaracağız diye bu güzellikleri yok etmeye devam ediyoruz. Yörenin insanları karşı koysa da değişen bir şey olmuyor. Son yıllarda yanlış ve hatalı yapılaşmalar ile küçük derelerin üzerine hidroelektrik santralleri yapımına başlandı . Yöre halkı buna direniyor. Bu ilginç doğa parçasının bozulmasına izin vermemeliyiz. Almanların yaptığı Karadeniz’i tanıtma projesini , tüm Avrupa izliyor. Dünyanın çok az yerinde böylesine bir manzara bulunur. Bunu Alman profesör itiraf ediyor.

REKLAM ALANI
YORUMLAR

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.