ASRIN EN BÜYÜK FELAKETİ YURDUMUZU VURDU
Asrın görülmemiş deprem felaketi bu defa yurdumuzu vurdu. Mevsimin kış ve soğuk olması çalışmaları aksatırken, insanlarımız zor günler yaşıyor. 1999 depreminde İstanbul Pendik’te aşı üreten Tarım Bakanlığına ait bir laboratuvarın misafirhanesinde gecelerken sabaha doğru 7,4 şiddetinde depreme yakalanmıştım. Odanın içinde adeta korkunç bir fırtına esiyor, eşyalar yerlere dökülüyordu. Elektrik sönünce jenaratör devreye girmiş ve ben yalnız başıma koşarak dışarı çıkmıştım. Depremin ne kadar korkunç olduğunu burada yaşamıştım. Çok yıkıntı olduğu halde benim bulunduğum binada hiçbir sorun olmadığını sonradan öğrenmiştim. Demek ki bina sağlam olursa yıkıntı olmuyor veya hafif atlatılıyor.
DEPREMLE İLGİLİ BİLİM ADAMLARI NE DİYOR
Deprem öldürmez bina öldürür diyor bilim adamları . Tarihimizin en büyük felaketinin yaşandığı böylesine şiddeti yüksek depremde , oturulan binaların deprem yönetmeliğine uygun olmadığında fikir birliği mevcut. İnsanların en temel olan barınma ihtiyacı , ne yazık ki bazı müteahhitlerce inşaat yapılırken malzemeden çalınma sonucu böyle felaketlerin yaşandığına ısrarla işaret ediliyor. Demirden , çimentodan çalıp bir bina için gerekli olanı iki ,hatta üç daireye böldükleri gerçeği ortaya çıkıyor. İnsanların canını çıkar uğruna hiçe sayan kişiler oldukça ve bunlar gereken cezayı almazlarsa bunun sonu gelmeyecektir.
4-5 ŞİDDETİNDEKİ DEPREMLER YIKIM YAPMIYOR
Ancak nerde , ne kadar şiddetinde deprem olacağı bilinmediğinden yapılacak inşaatların en 8-9 şiddetine dayanacak durumda olması tartışılmaz. Bu nasıl sağlanacak , binanın temel atma evresinden başlamak üzere devamlı olarak kullanılacak demirin çapı, çimentonun kalitesi , kolonların kalınlığı ölçülmelidir. Binanın fay hattı üzerinde veya yakınında olması durumunda ruhsat izni verilmemeli. Keza dere yatağı üzerinde inşaata göz yumulmamalı. İmar planlarında yanlış yer seçimi, alüvyon arazilerin gerekli zemin etüdü yapılmadan imara açılması , yapılaşma süresince deprem şartlarına uyulmaması , siyasi ve rant kaygılarından kaynaklanan yoğunluk artışı , gereğinden fazla kat yapılmasına izi verilmemesi gerekirken bunlara göz yumuluyor. İmar affı ile getirilen ruhsat vermelere son verilmediği taktirde meydana gelecek orta şiddette depremde bile zararlar ortaya çıkabilir.
Son yıllarda ülke çapında inşaat bolluğu yaşanıyor. Tarım yapılan 1., 2. Sınıf topraklar betonlaşıyor. Aslında bu gidişin doğru olmadığını burada belirtmek isterim. Durmadan inşaat büroları açılıyor. Ev yapan müteahhit sayısı artıyor. Köyden kentten gelen kişilerin müteahhitliğe soyunduklarına şahit oluyoruz. 2-3 ay içinde koca bir blok ortaya çıkıyor. 1999 depreminden sonra yasalaşan yapı denetim mekanizması gerekli kontrolu yapıyor mu? Oturma izni , iskan ruhsatı alırken herhangi bir kontrol varmı?
1967 Muş-Varto depreminde bölgedeydim. Şiddeti yedi olmayan depremde Varto’da her yer yıkılmıştı. Yan yana iki bina vardı. Biri tamamen ayakta , diğeri yerle birdi. Farklı iki müteahhit yapmıştı bunları. Tekrar ve üzerine basarak söyleyelim, Deprem yıkmaz bina yıkar. Binanın yıkılmaması için ilgililerin ciddiyetle ve herhangi bir siyasi düşünce içinde olmadan sağlam karakterli dürüst insanlara ihale etmeleri gerekir. Kontrol her aşamada yapılmalıdır.