SARIKAMIŞ DRAMI
Prof. Dr. Niyazi Özdemir
Sarıkamış ‘ta yaşanan dramın 108’inci yıl dönümü münasebetiyle yaşanmış olayları tekrar hatırlayalım
22 Aralık 1914 tarihinde Ruslarla olan savaşta Sarıkamış, Kars , Erzurum , Artvin ,Batum ve Ardahan’ın geri alınması için Sarıkamış harekatı yapıldı . 105 yıl geçti korkunç harbin üzerinden. 1877 yılında Ruslara karşı 93 harbini kaybeden Osmanlı İmparatorluğu yukarıda sayılan kentleri Rusya’ya bırakmıştı. Osmanlı İmparatorluğunun doğuyu korumakla görevli 3. Ordusu 7-17 Kasım tarihinde Köprüköy ve Azap harbinde Rusları bir miktar geri püskürtmüştü. Ancak Kafkas cephesinde başarı yeterli değildi. Başarı kazanacağını düşünen Enver Paşa geniş bir kuşatma ile Rus birliklerini imhaya karar verdi. Harbin amaçlarından biri de , Rus ordusunu yenerek Bakü petrollerine ulaşmak ve Almanya’nın ihtiyacını karşılamaktı. Bu nedenle Alman subayları ile birlikte harbin planları yapılıyordu. Birlikte Erzurum’a gelerek harbin planlarını yapmaya başladılar. 93 harbinde kaybedilen yerleri geri almak için başlatılan harekatta mevsimin kış, Ocak ayının ilikleri donduran korkunç soğuğu altında savaşmak kolay olmadı. Bazı kayıtlara göre 60 bin, bazılarına göre 90 binden fazla asker donarak, kaybolarak, tifüse yakalanarak ve Rusların kurşunlarıyla şehit oldu. O zamanlar aynen günümüzde olduğu gibi 50 Osmanlı altını veren askerlikten muaf tutuluyordu. Tokat, Sivas, Samsun yöresinden ve Doğu Anadolu’dan toplanan eğitimsiz yoksul çocuklar ve aile reisleri askere alınıyordu . Çoğu askeri eğitim almamış askerlerin üst ve başlarında onları ağır kıştan koruyacak elbisesi yok, yorgunluk, açlık, çok ağır seyreden kış ve donarak ölenler, bir taraftan tifüs hastalığını yayan bit salgını askerin ölüm nedenleri arasında ön planda geçiyor. Kayıtlara göre Rusların kaybı 32 bin kadardı.
SARIKAMIŞ DRAMI KİTABINI OKUMANIZI ÖNERİRİM
Sarıkamış Dramı isimli kitabı okudum. Harbin her safahatını açıklıkla anlatıyor kitabın yazarı Alptekin Müderrisoğlu. Başkomutan Vekili Enver Paşa, acımasız olduğu kadar, inatçı , geleceği iyi hesap etmeyen bir yapıda. Padişaha damat olmuş, nasihat dinlemeyen bir kişi. Harbin ikinci bir yetkilisi Albay Hafız Hakkı , padişahın ikinci damadı . Enver Paşa ile Hafız Hakkı’nın arasında rekabet ve çekememezlik mevcut. Sarıkamış fatihi olmayı biri diğerine kaptırmak istemiyor. Ancak Enver Paşa daha yetkili ve de acımasız , inatçı biri. Emrine karşı gelenin rütbesini söktürüyor, ya da kurşuna dizdiriyor.
Bu kitabı okuyunca harbe ne kadar zamansız ve hazırlıksız girildiğini anlıyoruz. Doğu Anadolu’nun sert kışı, askerin üzerinde yazlık elbise , yiyecek noksan, asker beslenemiyor , geceleri sert ayaz derece sıfırın altında 30-40. 3-4 Ocak 1915 gecesi çok şiddetli soğukta nöbet tutan askerler sert soğuğa dayanamıyor olduğu yerde donuyorlar. Donmalar, nerdeyse her gün yaşanıyor, aç kurt sürüleri donmuş veya yürümeye takatı olmayan askerleri parçalıyor. Harbe hazırlıksız girilmiş, aç , sırtında kışlık elbisesi yokken, düşmandan daha güçlü zorlu kışa teslim olmuş asker ve komutanları bu şartlar altında ne yapabilirler? Buna rağmen Enver Paşa harbe devam emrini geri çekmiyor. Harpte görevli ve kıdemli subayları dinlemiyor, bildiğini okuyor. Geri duranı kurşuna dizdiriyor. “Saadet , şan ve şeref ileride ; ölüm ve sefalet geridedir “sloganı ile askerlere moral vermeye çalışıyor. Atıyla harp meydanlarını dolaşıp emirler yağdırıyor. İlk günlerde başarı ile geçen taarruz , sonrasında olumsuz hava koşulları yüzünden seyrini değiştirebiliyor. .
Düşmana karşı savaşan asker uykusuz , aç , yorgun üstelik bir de bit nedeniyle tifüs salgınıyla mücadele ediyor. Allahu Ekber Dağları aman vermiyor , karı yarıp ilerlemek kolay değil. Rus askeri hazırlıklı , kışa dayanıklı yetişmiş. Bizim askerler ağır kış şartlarına alışık olmadığı gibi üzerlerinde yazlık elbise ayaklarında çarık var ve yeterli kalori alamıyor, üstelik harp konusunda eğitilmiş değiller. Bazı zaman köylere varınca köylüler ellerindeki yiyecekleri askerlerle bölüşüyor. Köylerde asker biraz dinlenme, ısınma fırsatı buluyor ve ardından karşı savaşa geçiyor. Çantasında kuru peksimetle karın doyurmaya ne kadar dayanılır? Bazan karşısında düşman yokken, ateş edip boşuna cephane harcıyor. Savaşçıların moralı düzgün değil. Asker canıyla, açlıkla, yorgunlukla, uykusuzlukla uğraşıyor. “Sarıkamış Dramı” kitabını hazırlayan Alptekin Müderrisoğlu pek çok kaynaktan yararlanmış ve mükemmel ve akıcı bir dille yaşananları ortaya koymuştur.
Harpte esir düşmüş doktor Yusuf İzzettin beyin”Sibirya Esir Kamplarında Yedi Yıl “ isimli yaşadıklarını okumanızı tavsiye ederim. Oldukça sıkıntılı ve de hüzünlü geçen yedi yılı Sarıkamışlı Dr.Bingür Sönmez çok güzel derlemiş.
Bendeniz Karslı olduğumdan , o yörenin kışını çok iyi bilirim. Sarıkamış , Türkiye’nin en yüksek platolarından biridir. Allahuekber Dağını kışın aşmak bugünün şartlarında bile kolay değildir. Kaldı ki 100 sene önce ne yol vardı , ne doğru dürüst köyler mevcuttu. Bir köyden diğerine atlı kızaklarla gidilirdi. Yollarda aç kurtların saldırısına maruz kalınırdı. Tipiye yakalanmak içten değildi.
Rus ordusu da , harbe çok hazırlıklı değildi , ama planlı hareket ediyordu. Acaleci hareket etmiyor. Askeri yorgun ve aç değil, sırtlarında kışlık elbise mevcuttu. Bu nedenle daha az kayıp verdi. Harp sonrası bizim kaybımız 90 bini geçmişken, Rusların kaybı 32 bin kadardı.
ENVER PAŞA VASİYETNAME HAZIRLAMIŞTI
Vasiyetname halen “Türk Tarih Kurumu kayıtlarında” muhafaza ediliyor. Vasiyetname şöyle: Planım, Rusları iki Kolordu ve süvari fırkasıyla takip ederek geri çekilmeye mecbur etmekti. Şimdi onların yetişmesini bekliyorum. Gelirlerse düşmanı bozguna uğratacağım. Ancak bunlar gelmeden düşman kıtalarımıza taarruz eder ve bunda başarılı olursa, ordu mahvolmuş demektir ve bende son neferimle birlikte öleceğim. Vazifemi yaptığımı sanıyor ve öğle ölüyorum. Yaşasın dinim, vatanım ve padişahım. Kafkasya fatihi olma, Turan İmparatorluğu kurma , Mısır’a ve Afganistan’a uzanan düşleri acı bir sonla noktalanıyordu Enver Paşanın . Her şey bitmişti artık.
Şunları da vasiyetine ekliyor: Eyer geride kalan aile efradıma yardım etmek isterseniz , eşim Sultan Efendi Hazretlerine kendisinin rahat yaşaması için başkumandanlık ödeneğinin onun ödeneğine ilave edilmesi ve annemle babamın refahının da temin edilmesi ve ilahı rahmete mazhar olmam için birkaç hayır yapılmasını rica ederim. Tanıyanlara selam , yaşasın müslümanlık ,Osmanlılık ve Osmanlı padişahı Sultan Mehmet Han. Servetim yok, geride bıraktığım neyim varsa onu Sultan Efendi Hazretlerine bırakıyorum.
Savaştan sonra Enver Paşa uzun bir süre Sarıkamış yenilgisi hakkında haber , bildiri ve yayın yapılmasını engelledi. Bu savaşta olup bitenleri uzun süre halk öğrenemedi. 4 savaş yılı boyunca cephelerdeki yenilgileri uydurma zafer haberlerine dönüştürerek ve sürekli propoganda yaptırarak halkın gözünde bir kahraman olmayı başaran biri oldu.
Bu harpte taktiğin yanlış olduğunu ve Enver Paşanın inatçılığı ve söz dinlememesinin bu sonuçları doğurduğunu tarih kitapları yazmaktadır.
4 Ağustos 1922 tarihinde Tacikistan’da öldü. 12 Şubat 1915 günü , hezimetin ikinci sorumlusu olan ve son günlerinde Enver Paşa tarafından paşalık unvanı verilen Hafız Hakkı Erzurum’da Tifüsten öldü. 1966 yılında Süleyman Demirel’in girişimi ile Enver Paşanın naşı Türkiye’ye getirilerek Abide-i Hürriyet Tepesinde yeniden toprağa verildi.