BETONLAŞMA HIZLA İLERLİYOR
Ülkenin her tarafında betonlaşma hızla ilerliyor. Korkulur ki 25- 30 yıl sonra veya biraz daha geç dönemde sebze , meyve yetişecek toprak miktarı iyice azalacak. Gidiş onu gösteriyor, tedbir almak için önemli bir girişim yok , sadece betonlaşmayı tasvip etmiyoruz , yanlış olduğunu söylüyoruz. Birinci, ikinci kalitede tarım yapılan ovaların beton bloklara dönüşümü çok büyük bir hata ve de ileride telafisi olmayacak girişimdir. İmar planlarını yapan, imzalayan kişilerin bile bundan rahatsız olduklarını düşünüyorum.
Dalaman ovasında geniş arazisi olan bir çiftçi ile konuşuyorum, şunları söylüyor: 15-20 yıl önce ben ve daha önce büyüklerim bu topraklarda pamuk yetiştirirlerdi. Babamın ne miktar pamuk aldığını bilmiyorum, ama ben dekardan 450 kg. pamuk alırdım. İyi para kazandım pamuktan. Toprağım yılda iki ürün verir. Buğday ve pamuk ard arda olurdu ve maddi durumum çok düzgündü. Ne zaman ki inşaat sektörü ortaya çıktı , müteahhitler kapımıza geldi , bize 1 dönüm yerden 4-5 daire verdiler , hemen kapıldık ve pamuk , buğday tarlalarını onlara teslim etmeye başladık. Halen de bu deyişmedi , tüm hızı ile devam ediyor. Şimdi elimde onlarca dairem var , ama toprağım gitti. Betonları seyreder dururum. Yalnız ben mi ? Hayır pek çok toprak sahibi bu akıma kapıldık ve topraklarımız betonlaştı.
Arazi sahibi vatandaş şunları da ilave ediyor: Ben zararlı çıkmadım, toprağım para etti , çok sayıda dairem var ama ileriyi , ülkenin geleceğin düşünüp kaygılanıyorum diyor. Benim torunlarım ve daha sonra gelecek kuşaklar sebzeyi , meyveyi nereden bulacaklar.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası bu konuda çok dertli. Ülke ekonomisinin inşaata endekslenmesiyle tarım alanımız hızla betonlaştığına dikkat çekiyor. Çukurova’nın geçimi tarıma dayalıdır, betonlaşma geri dönülemeyecek bir hata ve gelecek için en önemli endişe kaynağıdır diyor ve şunu da ilave ediyor: Belediyelerin yanlış uygulamaları ile yapı denetim yasasının uygulamadaki yanlışlığına değiniyor.
Ziraat Mühendisleri Odası’nın raporun bakalım: Beton yerine toprak, betonlaşma yerine üretim tercih edilmeli ve şu andaki tarım arazileri böyle giderse nüfusu beslemede zorlanacak , tarım ürünleri ithalatı daha fazla artacaktır.
Tarıma elverişli 24 milyon hektar arazi var, bunun 20 milyon hektarı kullanılıyor. Sanayileşme için yer ayrılırken konut ihtiyacı için betonlaşma başladı ,tarıma elverişli topraklar gittikçe azalıyor. . Bir cm. kalınlığında verimli toprak oluşması için ortalama 400 yıl gerekiyor. Betonlaşma ile bu potansiyel yok oluyor.
Bakınız Türkiye’de tarımın haline, henüz yeterli toprak ve su olduğu halde , nerdeyse her türlü gıda maddesini kendimiz üretemiyor , ithal ediyoruz. Bu gidişle elimizde toprak kalmayacak , o zaman ne yapacağız? Tarım alanlarının en büyük talancısı , mücavir alanları genişletmeye çalışan belediyelerdir. Rant uğruna mücavir alanlarını genişletmeye devam ediyorlar.
Dalaman ve Ortaca’da üreticilerle sık sık bir araya gelir onların sorunlarını dinlerim. Sade vatandaş endişe içinde , haklıdır , gerçekten bu imar işine çare bulup , ürün yetişecek verimli tarım toprakların betonlaşması durmalıdır. Köylünün, üreticinin toprağının üzerine beton binaları oturtmak bir noktada insanları tembelliğe itiyor. Toprağını müteahhide ver , daire sahibi ol, kiraya ver ve kendin git kahvede oyun oyna…
Son yıllarda sıkça sözü edilen küresel ısınmada betonlaşmanın önemli payı olduğu gerçeğini de unutmamalı. Betonlaşmanın çevreye olumsuz etkileri artmaya başladı. Yerleşim yerlerinin su kullanımının %12’si, atıkların % 65’i ve elektrik kullanımının %70’inen betonlaşmanın sorumlu olduğu ifade ediliyor. ABD’de yapılan bir araştırmada ; aşırı betonlaşmanın binaların enerji tüketiminde %24-50, karbondioksit salınımında %33-40 lık artışa neden olduğu görülmüş.
DALAMAN VE ORTACA’DA TARİŞ VARDI BİR ZAMANLAR
1994 yılında Ortaca’ya Yüksek okulu kurmak için geldiğimde Tariş denilen bir kurum vardı pamuk alımı yapıyordu. Bugün bu iki ilçede beton blokların bulunduğu tarlalar pamuk ekili idi. Bir dekar yerden 350-400 kg. pamuk almakla iyi para kazanılıyordu. Tariş, Ortaca’da alım yapan güvenilir bir kurumdu… Buğday hasadı bitince çiftçi pamuk ekiyor ve sezon sonunda topluyordu. Bir yılda iki mahsül alarak , toprağını iyi değerlendiriyor ve kazançlı durumdaydı.. Şimdi çoğu köylü üretimi terk etti , çünkü elindeki toprağı müteahhide vererek çiftçiliği bıraktı. Pamuk tarlaları tarihe karıştı . Bu durumu ülke çapında ele alırsak , pamuk , buğday ithal edilmesine şaşmamak gerekir . Nerdeyse tarım ürünlerinin büyük kısmını artık ithal ediyoruz. Betonlaşmanın , tarım yapılan topraklara kayması sonucunda 10 binlerce yılda oluşan verimli topraklar kaybolup gidiyor. Gelecek kuşaklara nasıl hesap verilecek ?…