Dolar 34,7534
Euro 36,5804
Altın 2.960,94
BİST 9.890,22
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Muğla 13°C
Çok Bulutlu
Muğla
13°C
Çok Bulutlu
Per 12°C
Cum 12°C
Cts 12°C
Paz 12°C

Paylaştığın Senin Biriktirdiğin Başkasının

| Son Güncellenme: Mayıs 8, 2014 6:31 pm
1.549
A+
A-

Paylaştığın  Senin Biriktirdiğin  Başkasının

Dinin emirlerinden birisi paylaşmaktır. Yani hep kendini değil , komşunu , arkadaşını , yakın akrabanı , yoksulu düşünmek ve gözetmek insanlık görevi ve de dinimizin emridir. Sosyal yaşantımızda buna ne kadar riayet ediyoruz , önemli olan bu !

Bana öyle geliyor ki insan oğlu gittikçe bencilleşiyor , hep kendi nefsini düşünüyor . Bu gidiş dinden kopmaya götürüyor insan oğlunu .

Bir toplumda zengin ile fakir arasında mesafe gittikçe açılıyorsa , bu toplumda huzur olmaz. Zengin olan fakiri gözetmezse , fakirin gözü her zaman zenginin malı üzerindedir.

 

Bir dostum anlatmıştı. İkinci Dünya Harbinin sonları , Türkiye ‘de kıtlık ve yokluğun olduğu 1945   – 1950 ‘li  yıllar . Yiyecek maddeleri karneye bağlanmış , ekmek , gazyağı , şeker , yağ , un gibi zaruri ihtiyaç  maddeleri piyasada bulunmuyor.  , istediğiniz kadar alamıyorsunuz. Almak isteseniz zaten para yok. Kars’ın merkez köylerinde tanınmış ve herkesçe sevilen bir din hocası var. Peygamber soyundan geldiğini işitmiştim. Ben çocuktum , hocayı bir vesile ile tanımıştım. Hocanın köyde maddi durumu , köylüye göre biraz daha iyice . Kuyusunda arpa stoku var. Ailesi kalabalık , ancak kendilerine yetebilecek kadar biriktirmiş.

Fakat   köylü aç ve perişan , hükümet yardım edemiyor. Hoca bundan çok rahatsız.  Çocuklarını topluyor , Kuyudaki arpayı köylüye dağıtacağını söylüyor. Ancak çocukları bu isteğe karşı çıkıyor, Kendilerinin aç kalacaklarını söylüyerek , babalarına direniyorlar. Hoca kararlıdır , kimseyi dinlemiyor , ağırlığını koyup , kuyuyu açtırıyor ve köylüye haber verip , herkese eşit miktarda arpayı dağıtıyor.

 

Dağıtılan yiyecek 10-15 gün kadar ihtiyacı karşılıyor. Daha sonra hükümet köylere yiyecek dağıtmaya başlıyor. Hükümetin dağıttığı yardımı almak için köylüler sıraya giriyor. Bakınız hoca ne yapıyor : “  Kendisi ve çocukları sıranın en sonuna geçiyor , köylüsüne öncelik tanıyor . Eyer bir şey kalırsa biz alalım diyor “…

Böyle bir adamı ve düşünceyi bugünkü cemiyette bulmak kolay değil.

 

İNSANLAR DOYUMSUZ  OLDU.

 

Hep şunu söylerim : Yiyip içtiğimiz nedir , hele belli bir yaştan sonra bir çok şey yasaklanıyor. İsteseniz de yiyemiyorsunuz. Zengin olabilirsiniz. Aileniz kalabalık olabilir veya olmayabilir. İçinizde mal biriktirmeye karşı bir hırs varsa , rahat ve huzurlu değilsiniz. Her fırsatta “şunu da alsam , şu eksiklerim kaldı ,   burayı nasıl ucuza kapatsam, bu adamı nasıl kandırsam “ düşüncesinden kendimizi kurtaramayız.

 

Gazetede bir şey okumuştum , şu yazdıklarıma çok benziyor  : Adam geceleri bir türlü uyuyamıyor. Doktora gidip bir çare bulmasını istiyor . Doktor ,  koyun saymasını tavsiye ediyor. Adam bine kadar koyun sayıyor. Sonra şu aklına geliyor : Bin koyunun yününü kırpsam , bunları tezgahtan geçirip iplik yapsam , iplikten kumaş yapsam ve sonra bu kumaştan elbiseler diktirip piyasada satsam, çok para kazanabilirmiyim? Aklına bir şey takılıyor , ya elbiseleri satamazsam ne yaparım bunca malı ! Kafası iyice karışıyor , olmayan uykusu iyice kaçıyor . Ertesi gün doktora gidip olanları anlatıyor . Doktor durumu fark ediyor . Adama şunu söylüyor : Ben sana bir şey yapamam. Senin problemin başka. Bundan kurtulman çok zor , hatta imkansız  Sana ilaç ta kar etmez.

 

HAYIRSEVERLERİ, AÇ GÖZLÜ  OLMAYANLARI  KUTLAMAK GEREKİR

 

Okul , hastane , sağlık ocakları , huzur evleri , çeşme , yol v.b yerler açan , yaptıran insanları kutlamak gerekir. Üniversite kuranlar , yardım edenler , öğrenci yurtları açanlar , fakir öğrenci okutanlar , düşkünlerin elinden tutanlara ne mutlu. Herkesin karınca kaderince bu yolu denemesi , yardım elini uzatması çok güzel bir olay.

Bir çok kişi şunu düşünüyor ! “ Biriktireyim , torunlarıma kalsın , onlar rahat etsin , Ben arkadaşlarımın arasında şu tipleri de gördüm. Kendi zaruri ihtiyaçlarından kısıyor , torununa lüks giyecekler , pahalı cep telefonu ve hatta yurt dışında tatile gönderiyor . Ben bir Alman gibi düşünüyorum . Kendi ayakları üzerinde durmayı çocuk öğrenmeli. Hayatın zorluklarını  çok küçükken tanıyacak …Arkadaş, hayat çok uzun değil , önce kendin istediğin gibi yaşamaya bak , eğer durumun uygunsa çocuklarına , yakın akrabana ve başkalarına yardım elini uzat…