TEKTONİK GÖLLERİMİZDEN BİRİ ELAZIĞ HAZAR GÖLÜ’NDEN ŞİKAYET VAR


TEKTONİK GÖLLERİMİZDEN BİRİ
ELAZIĞ HAZAR GÖLÜ’NDEN ŞİKAYET VAR
Doğu Anadolu’da bir çok göl bulunur. En derin ve soda içeren Van Gölü’nden sonra Elazığ’da ki Hazar Gölü yakından tanıdığım , özellikleri üzerinde çalışma yaptığım bir önemli mesire yeridir. 17 yıl Fırat Üniversitesinde görev yapmış ve gölü yakından tanıma fırsatım olmuştu. TV ‘de bununla ilgili bir proğramı izlerken şaşırmadım. Elazığ’dan ilgili kişiler gölün elden çıkmakta olduğunu tartışıyorlardı. Daha önce duyarlı bir yazarın şu cümlesini gazetede okumuştum” Yetiş Ramsar Hazar Gölü Ölüyor”. Okuyucularım Ramsar’ın ne olduğunu bilmezler. Ramsar İran’da bir şehirdir. Sulak alanların korunması ile ilgili uluslar arası bir toplantı 1980 ‘li yıllarda burada yapılmıştı. Alınan kararda , her ülke kendi bölgesinde ki sulak alanları korumakla mükellefti. Bu kural fazla işlemedi. Duyarlı ülkeler zaten Ramsar toplantısından önce de buna uyuyordu.
Hazar Gölü tektonik bir göldür. Derin olup, içinde balık yaşamaktadır. “Gölün Hidrobiyolojik özellikleri ve balık türleri üzerine TBTAK projesi “yapmıştım. Mesire yeridir, Elazığ , Diyarbakır kara yolu üzerindedir. Elazığ’a 25 km., Diyarbakır’a 100 km. kadar uzaktır. Göl kıyısında balıkçı lokantaları bulunur. Yörede isim yapmış , Sivrice İlçesine sırtını dayamış ve tanınmıştır. Güney doğu yamacında tarihi kalıntılar , surlarla çevrilmiş vaktiyle yerleşim yeri olduğu sanılan yıkıntılar dikkat çeker. Fırat Üniversitesinin burada yazın kamp yaptığı yeri bulunur. Yıllarca yaz tatilini gider burada geçirirdik. Elazığlılar ile Diyarbakırlılar günü birlik gelir , piknik yapar , yüzer , etrafında gezinti yaparlar.
GÖL ELDEN ÇIKIYOR KİRLENİYOR FERYATLARI YÜKSELİYOR
Benim Elazığ’da bulunduğum 1980 ‘li yıllar ve öncesinde gölde sorun çok azdı , temiz sayılabilecek düzeyde idi. 1980 sonlarında hızlı bir yapılaşma başladı. Elazığ ile Sivrice belediyeleri keşke bu gidişe izin vermeseydi. Tersine seyirci kaldılar. Bizim ülkemizde hep böyle olur , önce izin verir , etraf kirlenmeye ve dayanılmaz noktaya gelince ne yaptık der, çare aramaya başlarız. 50 -100 sonrasını asla düşünmeyiz . Hazar Gölü de böyle oldu. TV’de konuşulanları dinliyorum. Ortada suçlu yok , herkes suçu başkasının üzerine atıyor. Arıtım tesisleri kurulmadan , bu beton bloklara neden ve kimler izin verdi. Bunu sorgulayan yok. Bu tektonik göl de diğerleri gibi elden gittikten sonra ne yapılsa beyhude…