HALKIMIZ GELECEKTE GIDA SORUNU YAŞAYABİLİR
HALKIMIZ GELECEKTE GIDA SORUNU YAŞAYABİLİR
Refah seviyesi yükseldikçe , insanların istekleri de artıyor ve dünyanın kaynakları artık bu isteklere cevap veremiyor. Ülkemizde de aynı kural geçerlidir. Nüfusumuz her yıl yaklaşık olarak bir milyon artıyor , ama topraklarımız küçülüyor. Birim alandan daha fazla ürün kaldırmak kolay değil . Teknolojik gelişmeler, ürün artışında bir dereceye kadar geçerlidir. Kaldı ki , kimyasal gübrelerle , erozyonla , sellerle , betonlaşma ile , asit yağışları ile ve küresel ısınma sonucu toprağın verimliliği azalıyor.
Bir ülke sanayileştikçe tarım alanları , sanayi ve konut alanına kayıyor , otomobil sayısı arttıkça yol, otoyol , park yeri inşaatları , değerli tarım alanlarının yerini alıyor.
Hızlı sanayileşme kırsalda iş gücünü kısıtlıyor. Gelir arttıkça beslenme biçimi değişiyor. Daha çok meyve ve sebze talebi oluyor
Küresel iklim değişikliği yüzünden ülkemizde de tarımda sorunlar yaşanmaya başlandı. Su kıtlığı yıldan yıla büyüyor . Su olmayınca tarımda gelişme beklenemez. Üstelik temiz su olmadan sağlığın korunması da asla mümkün değil.
Tüm bunlar gelecek günler için kaygı olmaya devam ediyor. Hükümetler , gelecekteki bu sorunları düşüneceğine , günlük işlere daha çok zaman ayırıyor.
DÜNYA DA AYNI ENDİŞELERİ YAŞIYOR
Dünyanın nüfusu her yıl 75 milyon artmaktadır. Artış hızı ortalama % 1 ‘in üzerindedir. Fakat gıda artışı % 1 ‘in altındadır. Dünya ortalaması olarak kişi başına düşen tarım alanı 1 dekarın altındadır. 2050 yılında bu rakamın daha azalacağı hesaplanıyor.
- Tarım alanları amaç dışı kullanılıyor,
- Tarım alanlarında verimlilik azalıyor
- Meralar ve ormanlık alanlar günden güne ya yakılarak ya da kesilerek yok ediliyor.
- Erozyon olayının boyutları genişliyor , verimli toprak kaybı artıyor
- Çölleşme artarken , sulak alanlar azalıyor
- Bazı yerlere aşırı yağmur düşerek , istenmiyen felaketlere neden olurken , bazı yerler kuraklığın tehdidi altında
- Havada Karbondioksit miktarı artıyor , hava kirliliğinin boyutları alabildiğine artış gösteriyor.
- Seller , kasırgalar ve depremler dünyayı sarsmaya devam ediyor.
- Küresel ısınma ile kutuplarda buzul erimesi hızla sürüyor. Okyanus suları yükselirken , iklim dengeleri alt üst oluyor.
Tarihe bakarsak , Mısırda Fıravunlar döneminde 7 yıl süren bir kuraklık yaşanmış. Anadolu ‘da Selçuklular döneminde 1200 yılında kurak hava uzun süre devam ederek , her şeyi olumsuz etkilemiş, sıkıntılar yaratmış…. 1874 ‘de yine büyük bir kuraklık dönemine dünya girmiş , 2000 ‘li yıllarda kuraklığın boyutu artmaya devam etmiş , 2000 ‘li yıllardan sonra küresel ısınma kendini iyice göstermeye başlamış.. Türkiye ‘de buğday rekoltesinde en az 3-4 milyon ton eksilme görülüyor. Sulak alanlar kururken , baraj ve yer altı suları alarm vermeye başlamıştır.
GİDİŞ KAYGI VERİCİDİR
Bu gidişin durdurmak çok kolay olmasa gerek . Bilim adamları devamlı olarak gidişatın kaygı verici olduğunu söylese bile , siyasiler fazla önemsemiyor .Dünyada sözü geçen , ekonomisi güçlü 20-30 kadar ülke zaman zaman bir araya gelerek çare aramaya çalışsa bile , etkili bir sonuç maalesef çıkmıyor
Besin kıtlığı ve susuzluk hiçbir şeye benzemiyor. Sadece insanlar değil , öğle bir ortam oluşuyor ki hayvanlar da beslenemiyor , temiz su bulamıyor . Hayvan ve bitkilerin de besin kaynakları tükeniyor. Hayvancılığın yok oluşu ve bitkilerdeki verim düşüklüğü insanları da etkiliyor, Gıda noksanlığı ortaya çıkıyor…
Tüm bunların nedeni , insanların hırsı, bilgisizliği, bilimsel kurallara uymayışı ve aç gözlülüğü olsa gerek .Gerçekten dünya farklı şekilde değişime uğruyor, bunu yaşayarak görüyoruz..